BELGESEL TADINDA EVLİYA ÇELEBİ’NİN İZİNDE DİYARBAKIR’DA VAKIF MEDENİYETİ TARİHİNE KÜLTÜR YOLCULUĞU
İlim Kültür Tarih Araştırmaları Merkezi www.iktav.com kültür hizmeti olarak tarih, kültür mirası, vakıf medeniyeti ile ilgili araştırmalar yapıp Devri Alem belgesel tv programı www.devrialem.tv olarak belgeseller çekimlerimize Güneydoğu Anadolu bölgesinde devam ediyoruz.
www.iktav.com kültür hizmeti olarak 20-23 nisan 2024 tarihleri arasında Şanlıurfa, Mardin, Batman ve Diyarbakır bölgesinde tarih ve kültür kültür mirası vakıf medeniyetimize yönelik araştırmalar yapacağımız belgesel çekimlerimizin şimdiki durağı Diyarbakır
30 yıldan beri birçok tv kanalında yayınlanan belgeselcilikte marka haline gelen devri alem belgeselleri çekecek www.gebzegazetesi.com da belgeselcinin not defterinde yayınlayacağız.
DİYARBAKIR KALESİ VE HZ SÜLEYMAN CAMİSİNDEN BELGESEL TADINDA www.devrialem.ve www.gebzegazetesi.com AN İTİBARİ İLE CANLI YAYINDA
https://www.facebook.com/
EVLİYA ÇELEBİ’NİN DİYARBAKIR’DAKİ VAKIF ESERLERİ İLE İLGİLİ VERDİĞİ BİLGİLER
Ünlü seyyahımız Evliya Çelebi’nin izinde Anadolu’da Vakıf Medeniyetimizi araştırıp belgesellerini çekmeye devam ediyoruz TD Vakfı İslam Ansiklopedisi’nde yer alan bilgili sizlerle paylaşıyoruz.
“….Evliya Çelebi, 1655-1656’da Âmid’in kırk yedisi müslüman, yedisi Ermeni elli dört mahallesi olduğunu belirtir; şehrin bir kısım camilerinden, mescidlerinden, medrese ve hanlarından bahseder. XVII. yüzyılın ilk yarısında yaptırılan Nasuh Paşa Camii ve ona bitişik medreseden (Servisehî Hatun), Kara Mustafa Paşa Camii’nden söz etmez. Onun bahsettiği Hüsreviye Medresesi, Beylerbeyi Hüsrev Paşa’nın cami ile birlikte yaptırdığı, XVI. yüzyılda ünlü âlim ve tarihçi Muslihuddîn-i Lârî’nin de müderrislik yaptığı medresedir. Evliya Çelebi, Hasan Paşa Hanı’ndan başka Mardin Kapısı dibindeki Bezirgân Hanı’ndan, içerisinde pek çok esnafı barındıran 1008 dükkânlı bir bedestenden de bahseder. Bu yapı, harap olduğu için 1900 tarihlerinde Diyarbekir Valisi Hâlid Bey tarafından tamir ettirilen, 800 dükkânlı ve “çarşû-yı kebîr” diye tavsif edilen bina olmalıdır. Bezirgân Hanı da Hüsrev Paşa’nın 1527-1528’de yaptırdığı binadır. Şehirde Gülşenî ve Nakşibendî tarikatları yaygındır. Gülşenî tarikatının kurucusu İbrâhim’in babası Âmidli olup kendisi de bu şehir yakınlarında doğmuş, 1533’te vefat etmiştir. XVII. yüzyıl ortalarında Âmid’de 146 saray ve pek çok hamam bulunduğu da verilen bilgiler arasındadır. Diyarbekir’in tarım mahsulleri yanında kuyumculuğu, kılıç, bıçak, hançer işçiliği, kırmızı bezi, “gülşeftâlû” sahtiyanı da meşhurdu. Aynı tarihlerde Diyarbekir’e gelen Tavernier kırmızı marokenlerinden övgüyle söz eder…”
(Kaynak https://islamansiklopedisi.
MEZOPOTAMYA’NIN BAŞKENTİ DİYARBAKIR’DA DİCLE IRMAĞI’NDAN ON GÖZLÜ KÖPRÜ’DEN www.devrialem.tv BELGESEL TADINDA CANLI YAYINDA
https://www.facebook.com/
Dicle Nehri Nerede? Dicle Nehri Nereden Doğar, Nereye Dökülür ve Hangi Ülkelerden Geçer?
Dicle nehri Türkiye’nin neresindedir, Fırat nehriyle bütünleşerek tarihte mühim bir yere sahip olan Mezopotamya bölgesini oluşturmaktadır. Bu bölgede yer alan birçok medeniyet bu iki nehir aracılığıyla meydana çıkmıştır. Türkiye’den kaynağını alan akarsulardan birkaçı sularını diğer ülkelerin sınırları içerisinde olan denizlere dökmektedir. Dicle nehri hangi illerden geçer, nereden başlayıp nerede bitiyor gibi soruların yanıtları aşağıda yer almaktadır.
Dicle nehri Türkiye’nin neresindedir, Fırat nehriyle birleşerek tarihte mühim bir yere sahip olan Mezopotamya bölgesini meydana getirmektedir. Bu bölgede oluşan çoğu medeniyet bu iki nehir aracılığıyla meydana çıkmıştır. Bu nehirler geçtiği yerlerde sulamada aktif rol alıyorlar ve bu sayede tarımsal faaliyetler için önemli bir kaynak sağlıyorlar. Dicle nehri de bu nehirlerden bir tanesi olarak bilinmektedir. Dicle nehri nerede, tam olarak Türkiye’nin neresindedir sorularının cevapları aşağıda bulunmaktadır.
Dicle Nehri Nerede?
Dicle nehri nerede olduğundan kısaca bahsetmek gerekmektedir. Dicle nehri, Orta Doğuda bulunan en büyük nehirlerden bir tanesi olarak bilinmektedir. Bu nehir, Türkiye’den doğarak Irak topraklarında Fırat nehri ile bütünleşerek Şattülarap bölgesinde yer alan Basra körfezine dökülmektedir. Dicle nehri kaynağını Elazığ şehrinin dibinde bulunan Hazar gölünden almaktadır. Dicle nehri Türkiye, Irak, İran ve Suriye sınırlarında havzası olan bir nehir olarak akıllarda yer almaktadır. Dicle Nehri Nereden doğar nereye dökülür, hangi illerden geçer gibi sorular sıklıkla merak edilmektedir. Tüm bu sorular ve daha fazlası metin içerisinde yer almaktadır.
Dicle Nehri Nereden Doğar, Nereye Dökülür ve Hangi Ülkelerden Geçer?
Dicle nehri nereden başlayıp nerede bitiyor bundan bahsedelim. Dicle nehri Türkiye’de Elazığ ilinin Sivrice şehrinden doğar, Irak boyunca akar v Fırat’la birleşerek Şattülarap’ta Basra körfezine dökülür. Dicle nehrinin birkaç özelliğini saymak gerekirse şu şekilde sıralanmaktadır;
Dicle nehrinin rejimi, akarsuyu düzensiz olmasıyla bilinmektedir.
Akış hızı, debisi çok olan bir nehirdir.
Nehir enerji üretmeye yatkın bir nehirdir.
Kış mevsiminden sonra karlar eriyince Dicle nehrinin taşıdığı su haznesi çok daha fazla olmaktadır.
Dicle nehri, fırat nehrine göre daha çok su taşımaktadır.
Zengin tarımcılık olanağı sunmaktadır.
Dicle nehri ulaşım için çok elverişli olmayan bir nehirdir.
Mezopotamya’nın Fırat ile beraber en önemli iki nehrinden bir tanesidir.
PEYGAMBERLER DİYARI DİYARBAKIR EĞİL İLÇESİ PEYGAMBER TÜRBELERİNDEN www.devrialem.tv ve www.gebzegazetesi.com AN İTİBARİ İLE CANLI YAYINNDA
https://www.facebook.com/
KÖPRÜLER ŞEHRİ DİYARBAKIR’DAN CANLI YAYIN
KÖPRÜLER KENTİ DİYARBAKIR’DA ON GÖZLÜ KÖPRÜDEN www.devrialem.tv BELGESEL TADINDA CANLI YAYINDA
https://www.facebook.com/
Diyarbakır Malabadi (Batmansu) Köprüsü
Diyarbakır İli, Silvan İlçesi sınırları içindedir. Evliya Çelebiye göre bu köprü, Abbasiler dönemine ait bir mimari şaheserdir. Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccar, hayrat için köprüyü yaptırdığı seyahatnamede anlatılır. Ancak, Artuk Oğulları Beyliği dönemine ait olduğu ve Artuk’un torunlarından İlgazi oğlu Timurtaş tarafından 1147 yılında yaptırıldığı da söylenmektedir. Mostar köprüsünün ikizi olarak kabul edilir. Tek kemerli olan bu köprünün içine iki yoldan girilir. İçinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlikelerden korunması için odalar yapılmıştır. Ulaşımı sağlamakla birlikte birçok fonksiyonu olan bu sanat harikası köprünün, Diyarbakır’daki diğer eserler gibi meraklılar tarafından mutlaka görülmesi gerekir.
Dicle Köprüsü (On Gözlü Köprü)
Şehrin güneyinde, Mardin Kapısı dışında ve şehre 3 km. mesafededir. Köprünün bugün ayakta görülebilen kısımlarının 1065 tarihinde Mervaniler döneminde Übeyd oğlu Yusuf isimli bir mimar tarafından inşa edildiği üzerindeki kitabeden anlaşılmaktadır. Kesme bazalt taştan 10 gözlü olarak inşa edilmiştir.
Haburman Köprüsü
Çermik ilçesinin Haburman köyü civarındadır. Sinek Çayı üzerinde kurulmuş olan bu köprü ortadaki büyük ve sivri, yandakiler daha küçük ve yuvarlak olmak üzere üç gözlüdür. Üzerindeki kitabesinde 1179 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
BELGESEL TADINDA TARİH KÜLTÜR VE VAKIFLAR ŞEHRİ DİYARBAKIR’DA DEVRİ ALEM
Güneydoğu Anadolu bölgesinde ter alan bir ilimiz. Doğuda Batman, kuzeydoğuda Muş, kuzeyde Bingöl ve Elazığ, batıda Malatya ve Adı- yaman, güneyde Şanlıurfa ve Mardin illeriyle çevrilidir. 37°30’ ve 38°43’ kuzey enlemleri ile 40°37’ ve 41°20’ doğu boylamları arasında yer alır. Güneydoğu Anadolu’nun Gaziantep’ten sonra ikinci gelişmiş şehridir.
DİYARBAKIR İLÇELERİ:
Bağlar, Bismil, Çermik, Çınar, Çüngüş, Dicle, Eğil, Ergani, Hani, Hazro, Kayapınar, Kocaköy, Kulp, Lice, Silvan, Sur, Yenişehir
ADI NEREDEN GELİR?
Diyarbakır bölgesinin en eski ismi Asur kaynaklarında Amid olarak geçmektedir. Diyarbekir ismi ise Arabistan’dan göç eden bir kabîleden ortaya çıkmıştır. Arabistan’dan gelen Bekr Kabilesi Dicle civarına yerleştiler. Bölgeye “Bekrlerin Diyârı” mânâsına gelen Diyâr-ı Bekr ismi verildi. Zamanla bu isim Diyarbekir olarak söylenmeye başlandı.1937 senesinde Bakanlar Kurulu karârıyla Diyarbakır olarak değiştirildi.
DİYARBAKIR TARİHİ
En eski medeniyetlerin kurulduğu “Me- zopotamya” ile “Anadolu” medeniyetlerinin geçiş bölgesinde olan Diyarbakır’ın târihi çok eski devirlere uzanır. Çayönü Tepesi kazıların- da, dünyanın en eski köyü bulunmuştur. Hitit İmparatorluğu’nun bir parçasıyken Hurri-Mi- tanni Krallığına dâhil olmuş, zaman zaman Babil ve Asuriler arasında (M.Ö.1400) el de- ğiştirmiştir.
Asurlular devrinde bölge valilik merkeziy- di. Daha sonra bölgeye Medler ve peşinden de Persler hâkim oldular. M.Ö. 4. asırda İskender, bu bölgeyi ve İran’ı Makedonya Krallığına kattı. İskender’in ölümünden sonra kısa bir müddet Selevkoslar paratorluğunun hâkimiyetinde kaldı. Tekrar târih sahnesine çıkan Partlar, böl- geyi ele geçirdiler.
Mîlâttan sonra bir ve ikinci asırlarda bu bölge için Romalılar ve Partlar arasında çok kanlı savaşlar oldu. Romalılar bölgeye hâkim oldular. M.S. 395 senesinde Roma İmparator- luğu parçalanınca, Anadolu gibi bu bölge de Doğru Roma (Bizans) payına düştü. Partla- rın halefi olan Sâsânîler, bölgede, hâkimiyet mücâdelesini devâm ettirdiler.
Hazret-i Ömer’in halifeliği zamanında İran (Acem-Sasani) İmparatorluğuna son ve- rildi. 639 senesinde hazret-i Ömer’in emri ile İyaz ibni Ganem kumandasındaki İslâm or- dusu Diyarbakır (Amid)ı ve çevresini fethetti. Bu İslâm ordusunun kumandanlarından olan Hâlid bin Velid, Amid’e (Diyarbakır’a) ilk giren komutandı. Muhâsarada oğlu Süleymân ile sahâbelerden hazret-i Sâsaa şehid oldular. Diyarbakır bir eyâlet olarak İslâm devletine bağlandı. 869 senesinde Emir Îsâ, Abbâsî halîfelerinin umûmî vâlisi olarak tâyin edildi. Fakat Emir Îsâ, halîfeye bağlı olarak bağımsız- lık ilan etti. 869-899 arasında 30 sene Şeyhiler Hanedanı olarak Emir İsa, Emir Ahmed ve Emir Muhammed bölgede hüküm sürdüler.
Halîfe Mütazıd, Amid’e gelip Şeyhiler Hânedânını ortadan kaldırdı. Bir müddet bu bölgeye Hamdânîler hâkim oldularsa da, 990 senesinde bölgeye hâkim olan Mervânîler, 1096 senesine kadar saltanat sürdü. Alpars- lan 1071 Malazgirt Zaferinden bir sene önce Diyarbakır’a geldi. Mervânîler, Selçuklula- ra tâbi oldu. Sultan Melikşah’ın ölümünden sonra bölge, Suriye Selçuklularına kaldı. Bir süre sonra da Diyarbakır ve havalisine İna- loğulları hâkim oldular. 1138’den sonra Vezir Emir Nisan idareyi ele geçirdi. Selahaddin Eyyûbî,1183’te Diyarbakır’ı aldı ve Hısn Keyfa Emiri Artuklu Nûreddîn’e verdi. Artuklular 1232 senesine kadar hüküm sürdüler. 1232’de Eyyûbî Sultânı Melik Kâmil Diyarbakır’ı ele geçirerek Artukoğullarına son verdi. 1240’ta Anadolu Selçukluları Diyarbakır’ı aldılar.
Eyyûbî Emiri Melik Kâmil, 1258’de Diyarbakır’ı Selçuklulardan geri aldı. 1259’da şehir, İlhanlılara geçti. İlhanlılar, bölgeyi Ar- tukoğullarına bıraktılar. 1401’de Timur Han, Diyarbakır’ı Akkoyunlu Karayülük Osman Be- ye verdi. Karayülük Osman Bey Akkoyunlu Devleti başşehrini Diyarbakır yaptı. Uzun Ha- san, başkenti Tebriz’e götürdü. İran Safevî Sultanı Şah İsmâil, 1507’de Akkoyunlu Devle- tini ortadan kaldırarak Diyarbakır’ı ele geçirdi.
1507-1515 arasında Türk-Memlûk- Mısır-Suriye-İran-Safevî arasında bu bölge için mücâdele devâm etti. Fakat halkın ço- ğunluğunu Türkler teşkil ediyordu. Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim Han, 1515’te Diyarbakır’ı ve bütün Güneydoğu Anadolu’yu Osmanlı Devleti topraklarına kattı. O târihten bu yana hiç istilâ görmedi.Osmanlı devrinde Diyarbakır eyalet (beylerbeylik) idi. Kendisi- ne bağlı 24 sancağı (vilâyeti) bulunuyordu. Bu eyâletin kapladığı alanda bugün Diyarbakır, E- lazığ, Siirt (Kığı hâriç), Bingöl, Mardin, Tunceli ve (Birecik hariç) Şanlıurfa bulunmaktadır.
DİYARBAKIR KALESİ
5.500 metre uzunluğundaki surları ile Dün- yada Çin Seddi’nden sonraki en uzun ve en korunmuş şehir surlarına sahip Diyarbakır Ka- lesi ortaçağ havası yaşatmaktadır. Diyarbakır Surları, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.
Kalenin ilk bölümlerinin Hurriler döneminde yapıldığı kabul edilmektedir. 349 yılında Roma İmp. II. Constantinus döneminde kentin çevresi surlarla çevrilmiş, kale güçlendirilmiştir. Kesme bazalt taşından yapılmıştır. Artuklu, Akkoyunlu, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde defalarca onarılmıştır. Dış kale ve iç kale olmak üzere iki bölümdür. 82 burçlu dış kale surlarının uzunluğu 5 km.’yi bulur. Dört kapısı vardır. Dört kapılı iç kale ise Kanun Sultan Süleyman döne- minde surla çevrilmiştir.
ULU CAMİİ
Anadolu ‘nun en eski camisidir. 639 yılında Diyarbakır’a egemen olan Müslüman Araplar tarafından şehrin merkezindeki en büyük ma- bedin (Martoma Kilisesi) camiye çevrilmesiyle oluşturulmuştur. Daha sonra 1091 yılında Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın buyruğu ile bü- yük bir onarım gördüğünü, değişik dönemlerde birçok kez onarım ve eklentilerle bugünkü şeklini aldığını kitabelerinden öğrenmekteyiz. Erken islam döneminin ünlü Şam Emeviye Cami’nin (benzerliklerden dolayı) Anadolu’ya yansıması olarak yorumlanan Diyarbakır Ulu Camii, İslam aleminin 5. Harem-i Şerifi olarak kabul edilmektedir.
Ortadaki büyük avlunun doğu ve batısında yer alan maksureleri, güneyinde Hanifiler Camii, kuzeyindeki Şafiiler Camii ve Mesudiye Medre- sesi ve Caminin batı girişinin hemen yakınındaki Zinciriye Medresesi ile dinsel ve kültürel yapıları biraraya getiren bir yapılar grubu niteliğindedir.
Ulu Cami’nin avlu cephelerinde farklı dönemlere ait Mimari bezekler, kabartma ve yazıtlar büyük bir uyum içerisinde yerleştirilmişlerdir. Ki bu da bize sanatın birbiri üzerine eklenerek geliştiği bu yapıda inançların ve hoşgörününde uyum içerisinde geliştiğini ve gelişebileceğini kanıtlar gibidir.
DİCLE KÖPRÜSÜ (SİLVAN KÖPRÜSÜ)
On Gözlü Köprü olarak da bilinir. Diyarbakır’ın eski Silvan yolu üzerinde, Kırklar Dağı’nın e- teğindedir. Kentin kuruluşu ve gelişmesiyle ilgili olabilecek bir geçmişi bulunan köprü bugünde aynı hizmeti yapmaktadır.
Köprü, yazıtından anlaşılacağı üzere Mervanoğlu devrinde Diyar- bakır hükümdarı Nizamüddevle Nasr tarafından H.457 (M. 1065) tarihinde yaptırılmıştır.
Dicle Nehri Diyarbakırlılar için kutsal sayılır ve “Allah’a giden yol” olduğuna inanılır. Bu inançtaki Diyarbakır’lı kadın ve genç kızlar her yıl Kurban Bayramı akşamı Dicle Köprüsü üzerinde toplanır daha önceden hazırladıkları yazılı dilekçelerini dualar okuyarak nehire atarlar. Böylece dileklerinin kabul olacağına inanırlar.
DİYARBAKIR MALABADİ (BATMANSU) KÖPRÜSÜ
Diyarbakır İli, Silvan İlçesi sınırları içindedir. Seyahatna- mede “Bu köprünün, Abbasiler dönemine ait olduğu, Abbasi hanedanına mensup zengin bir tüccar tarafından yaptırıldığı anlatılır. Ancak, Artuk Oğulları Beyliği dönemine ait olduğu ve Artuk’un torunlarından İlgazi oğlu Timurtaş tarafından 1147 yı- lında yaptırıldığı da söylenmektedir. Mostar köprüsünün ikizi olarak kabul edilir. Tek kemerli olan bu köprünün içine iki yol- dan girilir. İçinde insanların dinlenmesi, yatması ve dış tehlike- lerden korunması için odalar yapılmıştır.
SİLVAN EVLERİ
Bunların yanında Diyarbakırla yaşıt bir geç- mişe sahip olan Silvan ilçesinde de sivil mima- rinin güzel örnekleri dikkat çekmektedir.Bunlar Sadık bey Kasrı, Azizoğlu Konağı, Bedri bey konağı, Gazi İlk Okulu binası, Silvan Müzesi, Ha- san Bey Konağı ve Ali Ağa Köşküdür.Silvan evle- rindeki mimari tarz, Midyat ve Mardin mimarisine yakın olup aynı renk taş kullanılmıştır. Atatürk Silvan’da kaldığı dönemde Sadık bey kasrı ve silvan müzesinde kalmıştır. Türk İslam mimarisi- nin özelliklerini taşıyan Diyarbakır Sokakları ve Evleri, son 20-30 yılda sur içindeki düzensiz ya- pılaşma sonucu yıkılmaya ve kaybolmaya başla- mıştır. Ancak son yıllarda artan koruma bilinci ve çabaları ile tipik evler yaşatılabilmektedir.
DİYARBAKIR EVLERİ
Diyarbakır sokaklarının ve de evlerinin şekil- lenmesinde surlar önemli bir rol oynar. Kentin ge- nişlemesini sınırladığı için sur içinde yoğunlaşma artmış, evler birbirine bitişmiş, sokaklar daralmış- tır. Bu da gölgelik alanların çoğalmasını, serinli- ğin artmasını sağlamıştır. Bu tür bir sıkışıklık so- kakların şekillenmesinde bazı durumlar yaratmış ve mahremiyeti sağlamak için evler sokaklardan yüksek duvarlarla ayrılmıştır. Bazen parke taş döşeli eski Diyarbakır sokaklarında sürekli akan çeşmeler, sokaklara temizlik ve canlılık katardı.
Diyarbakır’ın geleneksel kültür mirası en az beş bin yıllık geçmişe sahip olan Diyarbakır’ın evleri de binlerce yıllık bir tecrübe sonucu geli- şerek şehrin tarihi kimliğine ve iklim şartlarına en uygun duruma gelmiş, malzemenin de etkisiyle kendine özgü karakteristik özellikler taşıyan bir mimari doğmuştur.
Dışa kapalı olan evlere hep aynı örnekte ya- pılmış mütevazı bir kapıdan girilir. Bu kapıyla ge- nellikle küçük bir holden geç ilerek avluya girilir. Avlu evin harimi durumundadır. Bu nedenle dı- şarıdan avlu, avludan dışarısı gözükmez. Ren- garenk gül vesaire çiçekleri, havuz ve şadırvan- larıyla Diyarbakır evlerinin avluları hayatiyet du- ludur. Kara renkli bazalt örgülü duvarları “Cıs” adı verilen beyaz renkli bezemelerle, pencere ve eyvan boşlukları ile hafifler ve zengin, zarif motifli pencere ve gezmek parmaklıkları ile tamamlanır.
Diyarbakır ev planının şekillenmesinde en önemli etken iklim olduğu için evlerde yazlık, kış- lık ve mevsimlik bölümlerle karşılaşırız. Bütün bu bölümler evin merkezini oluşturan avlunun dört etrafını çevreler. Harem ve Selamlık olmak üzere iki bölümden oluşan Diyarbakır evlerine en güzel örnek olarak Cemil Paşa Konağı, İskender Paşa Konağı, Cahit Sıtkı Tarancı Evi, Ziya Gökalp Evi, Esma Ocak Evini verebiliriz.
KÜLTÜRÜ
Elbiseler çok renklidir. Atlas, canfes ve diba gibi kumaşlardan yapılır. Entari üstüne işlemeli hırka giyilir. Başlıklarda kullanılan gümüş tepelikler köyden köye değişir. Erkekler entari, şalvar, kuşak, şal, işlik ve yelek giyerler. Başa külah giyi- lir veya puşu sarılır.
Mahallî yemekler: Meftune, çiğ köfte, duvak- lı pilav, lebeni ve nariye tatlısıdır. Yemekler bol etli, çok yağlı, baharatlı ve acı olur. Diyarbakır’ın masal ve efsâneleri, mânileri, halk edebiyatı, a- ğıtları, türkü ve uzun havaları ve halk oyunları çok zengindir. Ünlü halk şâirleri yetişmiştir. Meş- hur oyunları: Keşev, delile, halay, harrani, mey- remo, poppori, tehayat, dunik, çaçan ve çapiktir.
İrilikleri itibariyle dünyaca meşhur olan Di- yarbakır Karpuzları yuvarlak-oval şekilli, alacalı karpuzlar sınıfına girmektedir. Diyarbakır Karpuzu coğrafi işaretlidir.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİNDE VAKIF MEDENİYETİ TARİHİ İLE İLGİLİ BELGESEL ÇEKİMLERİMİZE ALLAH İÇİN TÜM MALINI VAKIF EDEN VE İLK VAKIF KURAN URFA İBRAHİM PEYGAMBER MAKAMINDA CANLI YAYINLA NOKTA KOYUYORUZ
ŞANLIURFA İBRAHİM PEYGAMBER MAKAMI’NDAN www.devrialem.tv ve www.gebzegazetesi.com AN İTİBARİ İLE CANLI YAYINDA
https://www.facebook.com/