BELGESEL TADINDA ŞANLI URFA’DA TARİH KÜLTÜR MİRASI VAKIF MEDENİYETİ TURU
İlim Kültür Tarih Araştırmaları Merkezi www.iktav.com kültür hizmeti olarak tarih, kültür mirası, vakıf medeniyeti ile ilgili araştırmalar yapıp Devri Alem belgesel tv programı www.devrialem.tv olarak belgeseller çekimlerimize Güneydoğu Anadolu bölgesinde devam ediyoruz.
www.iktav.com kültür hizmeti olarak 20-23 nisan 2024 tarihleri arasında Şanlıurfa, Mardin, Batman ve Diyarbakır bölgesinde tarih ve kültür kültür mirası vakıf medeniyetimize yönelik araştırmalar yapacağımız belgesel çekimlerimizin ilk durağı Şanlıurfa’dayız.
30 yoldan beri birçok tv kanalında yayınlanan belgeselcilikte marka haline gelen devri alem belgeselleri çekecek www.gebzegazetesi.com da belgeselcinin not defterinde yayınlayacağız.
GEBZE GAZETESİ SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMIM
https://www.facebook.com/
ŞANLIURFA 2023 İSLAM KÜLTÜR BAŞKENTİ
2023 İslam ülkeleri kültür başkenti seçilen Urfa’da Türkiye Yazarlar Birliği’nin misafiri olduk. Yazarlar Birliği şube başkanı Cuma Ağaç Bey’den Urfa halkında Bilgi aldık. Vakıflar Şanlıurfa bölge müdürü Abdurrahman Karakaş Bey bize Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından basılan Urfa Vakıfları adlı 600 sayfalık kitabı hediye etti.
ŞAİR NABİ’NİN DOĞDUĞU MAHALLE
Şanlıurfa Yazarlar Birliği şubesinde Şanlıurfalı yazarlarla Urfa üzerine sohbet ettik. Eyüp Azlal, Tahir Coşandal, Abdurrahman Karakaş, Prof.Ömer Sabuncu,Cuma Ağaç, Ömer Kazancı, Eyüp Azlal.
Prof. Ömer Sabuncu bizlere kitap hediye etti. TYT Şanlıurfa şube başkanına kitaplarımızı takdim ederek Başkan Cuma beyden Şair Nabi ile ilgili şair Nabinin dünyaya geldiği mahallede bilgi alıp belgesel çekimi yaptık.
https://www.facebook.com/
BELGESEL TADINDA ŞANLIURFA’DA TARİH KÜLTÜR MİRASI VAKIF MEDENİYETİ TURU
İlim Kültür Tarih Araştırmaları Merkezi www.iktav.com olarak tarih kültür mirası vakıf medeniyeti ile ilgili araştırmalar yapıp Devri Alem belgesel tv programı www.devrialem.tv olarak belgeseller çekerek www.com kültür hizmeti olarak yayımlamak İçin 20-23 nisan 2024 tarihleri arasında Şanlıurfa, Mardin ve Diyarbakır’a gidiyoruz.
Yaptığımız araştırmalarla ilgili sosyal medya paylaşımı
https://www.facebook.com/
ANADOLU YOLLARINDAN CANLI YAYIN
AN İTİBARİ İLE TARİH KÜLTÜR MİRASI VAKIF MEDENİYETİ BELGESELİ ÇEKMEK ÜZERE URFA, MARDİN, ŞIRNAK, BATMAN VE DİYARBAKIR’A GİDEN www.gebzegazetesi.com GAZETEMİZ KURUCUSU VE www.devrialem.tv BELGESEL YÖNETMENİ www.ismailkahraman.net YARIM ASRA YAKLAŞAN GAZETECİLİK VE BELGESELCİLİK HATIRALARINI CANLI YAYINDA PAYLAŞIYOR.
UÇAKDAN CANLI YAYIN
https://www.facebook.com/
GEBZE GAZETESİ CANLI YAYINDA
https://www.facebook.com/
ŞANLI URFADA VAKIF MEDENİYETİ
https://m.youtube.com/watch?v=
ANADOLU YOLLARINDAN VAKIFLAR MEDENİYETİ TARİHİ BELGESELİ TADINDA TÜM ARKADAŞLARIMA VAKIF RUHU İLE SELAM OLSUN
https://youtube.com/playlist?
YILMAZ IŞIK KARDEŞİME BAŞSAĞLIĞI OĞLU AYKUT’A ALLAH (CC)’DAN RAHMET DİLİYORUM.
PEYGAMBERLER ŞEHRİ ŞANLIURFA’DAN EYÜP PEYGAMBER SABIR MAKAMINDAN BUGÜN OĞLU AYKUT’UN VEFAT HABERİNİ ALDIĞIM 40 YILLIK GAZETECİ ARKADAŞIM YILMAZ IŞIK KARDEŞİME BAŞSAĞLIĞI VE SABIR DİLİYORUM. 37 YAŞINDA KALP KIRİZİ SONUCU VEFAT EDEN AYKUT KARDEŞİME YÜCE ALLAH (CC)’DAN RAHMET NİYAZ EDİYORUM MAKAM VE MEKANI CENNET OLSUN.
https://www.facebook.com/
https://www.facebook.com/
ŞANLIURFA’NIN 12 BİN YILLIK TARİHİ GÖBEKLİ TEPE’DEN CANLI YAYIN
AN İTİBARİ İLE PEYGAMBERLER ŞEHRİ ŞANLI URFA DAN www.devrialem.tv ve www.gebzegazetesi.com ŞEHİR MERKEZİ VE GÖBEKLİ TEPE DEN CANLI YAYINNDA
https://www.facebook.com/
ŞEHİR MERKEZİNDEN CANLI YAYIN
https://www.facebook.com/
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMIM
BELGESEL TADINDA URFA
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Şanlı- urfa, doğuda Mardin, batıda Gaziantep, kuzeybatıda Adıyaman, kuzeydoğuda Diyarbakır illeriyle çevrilidir. İl’in güneyinde 789 km’lik Türkiye-Suriye sınırı uzanır.
Şanlıurfa tarihte dünya kültür ve medeniyetinin merkezi kabul edilen ve arkeoloji literatüründe “Be- reketli Hilal” olarak adlandırılan bölge üzerinde yer almaktadır.
Arkeolojik kazılardan elde edilen buluntular, şehir merkezindeki Balıklıgöl civarının günümüzden 11.000 yıl önce Neolitik Çağ insanları tarafından iskan edildiğini kanıtlamıştır. Bu çağ, Anadolu’da mi- marlık sanatının başlangıcı sayılmaktadır.
Mimarlık tarihi bu kadar eskilere dayanan Şan- lıurfa, günümüzde de mimari eserlerinin zenginliği bakımından Anadolu’nun önde gelen illeri arasında yer almakta ve bu özelliğinden dolayı “Müze Şehir” adıyla tanınmaktadır.
DİNLER MERKEZİ
Şanlıurfa, dinler tarihi ve inanç turizmi yönüyle de dünya kültüründe önemli bir yere sahiptir. İl merkezi yakınındaki Göbekli Tepe’de yapılan ar- keolojik kazılarda, ilkel dinlere ait olan ve günümüzden 11.000 yıl öncesine tarihlenen dünyanın en eski tapınakları bulunmuş ve Şanlıurfa’nın ina- nan insanların dünyadaki en eski merkezi olduğu anlaşılmıştır.
İlkel dinlerin dünyada bilinen en eski merkezi Şanlıurfa, çok tanrılı (politeist) dinler ile tek tanrılı (monoteist) dinlerin de önemli merkezlerinden biridir.
Assur ve Babil dönemlerinde; Ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı politeist bir din olan Paganizm’in baştanrısı “Sin”in mabedi Harran’da bulunuyor ve Soğmatar bu dinin önemli bir merkezi şehri sayılıyordu.
Musevi, Hıristiyan ve İslâm dinleri peygamlerlerinin atası olan Hz. İbrahim (A.S.) Şanlıurfa’da doğmuş, Nemrut ve Halkının taptığı putlarla mücâdele ettiği için burada ateşe atılmıştır. Lut Peygamber, amcası Hz. İbrahim’in ateşe atılmasını görmüş ve daha sonra Şanlıurfa’dan Sodom’a doğru yola çıkmıştır. İbra- him Peygamber’in torunu ve İsra- iloğullarının atası Yakub Peygam- ber Harran’da evlenmiş, Eyyub Peygamber Şanlıurfa’da hastalık çek- miş ve Şanlıurfa’da vefat etmiştir. Hz. Eyyub’u arayan Elyasa Peygamber O’nun yaşadığı Eyyub Nebi Köyü’ne kadar gelmiş, ancak kendisini göremeden orada vefat etmiştir. Şuayb Peygamber, Harran’a 37 km. mesa- fedeki Şuayb Şehri’nde yaşamış, Mu- sa Peygamber, Şuayb Şehri yakının- daki Soğmatar’da Şuayb Peygamberle buluşmuştur. Bu nedenle Urfa’nın Bir adı da “Peygamberler Şehri”dir. İsa Peygamber, Şanlıurfa’yı kutsadığına dair bir mektubunu ve yüzünü sildiği mendile çıkan mûcizevi portre- sini Şanlıurfa Kralı Abgar Ukkama’ya göndermiş, Hıristiyanlık devlet dini olarak dünyada ilk defa bu dönemde Şanlıurfa’da kabul görmüştür.
Bütün bunlardan, Şanlıurfa’nın dinler tarihi ve inanç turizmi yönünden Mekke ve Kudüs’ten sonra dünyanın önemli inanç merkezlerinden biri olduğu anlaşılmaktadır. M.Ö. 130’dan MS 242’ye dek Urfa, Osrhoene Krallığının başkenti olarak Kuzey Suriye’ye egemen olmuştur. Osrhoene kralı Abgar rivayete göre İsa’yla mektuplaşmış ve Hıristiyanlığı kabul etmiş- tir. M.S. 3. yüzyılda kentte kurulan Urfa Akademisi, Yeni-Eflatuncu felsefe alanında Antik dünyanın en önemli eğitim kurumlarından biri olmuş, daha sonra İslamiyet bünyesinde gelişecek olan medrese kurumunun ilk modelini oluşturmuştur. Bölgede bu devirde konuşulan dil, bir Sami dili olan Aramice’dir. Aramice’nin Urfa lehçesi, Urfa Akademisi sayesinde geniş bir yaygınlığa kavuşarak Süryanice adını almıştır.
URFA’DA DİLLER
Bugün Urfa şehri güneydeki Arapça ve kuzeydeki Kürtçe dil alanları arasındaki sınırın üzerinde bulunur. Kent nüfusunun yaklaşık yarısı Arapça, diğer yarısı Kürtçe konuşur. Ortak ve resmi dil Türkçe’dir.
MİMARİ DOKUSUYLA ŞANLIURFA
Şanlıurfa’nın şehir dokusunu süsleyen çarşılar, evler, konaklar, çeşmeler, hamamlar, su kemerleri, köprüler, camiler, türbeler kale ve surlar kentin tarihi ve toplumsal silüetini yansıtır durumdadır. Osmanlı Döneminin ticaret mekanlarını gü- nümüzde yaşatan Gümrük Hanı, Kazzaz Pazarı (Bedesten), Sipahi Pazarı, Kürkçü Pazarı, Keçe- ci Pazarı, Attar Pazarı, Oturakçı Pazarı, Kasap Pazarı gibi tarihi çarşılar kentin ticaret yaşamına canlılık kazandırmaktadır.
Haremlik ve selamlık bölümleri ile, dışarıya bağlantıyı sağlayan zarif çardak (köşk)larıyla, sıcağın evdeki yaşamı etkilememesi için oluştu- rulmuş eyvanlarıyla “Şanlıurfa Evleri”, Anadolu konut mimarisinde önemli bir yer tutmaktadır. Hacı Bekir Pabuççu Evi, Kürkçüzade Halil Hafız Efendi Evi, Mahmut Nedim Efendi Konağı, Kü- çük Hacı Mustafa Hacıkamiloğlu Konağı günü- müze ulaşan örneklerdir.
Veli Bey, Sultan, Vezir, Cıncıklı, Eski Arasa, Serçe ve Şaban Hamamları ile Hekim Dede,Firuz Bey, Şeyh Saffet Çeşmeleri; Karakoyun Su Kemeri, Hacı Kamil, Ali Saib Bey ve Hızmalı Köprü “su mimarisinin” yaşayan eserleridir.
Camivetürbelerde Şanlıurfa’nın“Peygamberler Şehri” olarak anılmasını destekler nitelik- tedir. Ulu Cami, Halil-Ür Rahman, Eski Ömeriye, Nimetullah, Kadıoğlu,Hasan Padişah, Rızvaniye camiileri ile Şeyh Mesud, Çift Kubbe, Seyyid Maksud Türbeleri “dini mimari” örneklerinden birkaçıdır. Şanlıurfa’yı çevreleyen kale ve surlar da kenti süsleyen askeri yapılar arasındadır.
TARİHİ ESERLER
Şanlıurfa ilinde korunmasına karar verilmiş başta 329 tarihi ev, 39 cami, 12 han, 15 köprü ol- mak üzere birçok tarihi eser bulunmaktadır. İldeki tescilli eserlerin toplam sayısı 1100 civarındadır. Şanlıurfa Kalesi, Şanlıurfa Ulu Cami, Mev- lid-i Halil (Dergah), Balıklıgöl, Hz. Eyyüp Mağarası, Gümrük Hanı, Kapalı Çarşılar, Karakoyun Deresi Su Bendi, Hızmalı Köprü, Millet Köprüsü, Tarihi Kışla (Millet) Hanı, Reji Kilisesi, Selahattin Eyyubi Camii, Mahmutoğlu Kulesi, Nemrut Tahtı (Der Ya- kup), Harran ve Harran Kalesi, Harran Ulu Cami, Harran Höyük, Şeyh Yahya Hayat el-Harrani Tür- besi, Geleneksel Harran Evleri, İmam Bakır ve Cabir el-Ensar Türbeleri, Han El-Ba’rür Kervan- sarayı, Bazda Mağaraları, Şuayb Şehri, Soğmatar Harabeleri, Çimdinli Kale, Birecik Kalesi, Çarmelik Kervansarayı; Sultantepe Höyüğü, Titris Höyüğü, Nevaliçori Höyüğü, Şaşkan Höyüğü, Lidar Höyüğü, Söğüt Höyüğü, Hasek Höyüğü, Kurban Höyüğü, Göbeklitepe-Gürcütepe Höyüğü, Tilmusa-Tilbaş Höyüğü gibi eserler vardır.
ŞANLIURFA KALESİ:
İç Kale: Kale’nin Roma İmparatorluğu zama- nında M.Ö. IV.yy’da Şanlıurfa’da hüküm süren Abgarlar (Osrhoene) döneminde inşa edildiği tahmin edilmektedir. Kentin kuzeyine düşen Damlacık Dağı’nın kuzey eteğindeki yüksek bir düzlük üze- rinde yer alan yuvarlak planlı bir yapıdır. Düzgün kesilmiş kalker taşından yapılmış olan kalenin doğu-batı ve güney tarafları kayadan oyma derin hendeklerle çevrili olup, kuzey tarafı sarp kayalık- tır. Kale içine batıya açılan kapıdan girilmektedir. Dağın içinden kayaya oyulmuş basamaklı kaleye çıkan yol son yıllarda bulunmuş ve temizlenerek hizmete açılmıştır.
Kale içinde bugün sadece iki sütun ayak- ta kalmıştır. Kale üzerindeki korint başlıklı bu iki sütundan doğuda olanının kente bakan kuzey cephesindeki Süryanice olan kitabede, “Ben Eftuhayım, güneşin oğluyum. Bu sütunlar ve üzerin- deki heykeli Kral Mano’nun kızı Shalmet için yaptırdım.” yazılıdır. Kitabede belirtilen heykel bugün yerinde bulunmamaktadır.
Kalede Roma devrinden başlamak üzere Bi- zans ve İslami devirlere ait temel halinde çok sayıda yapı kalıntısı bulunmaktadır. Burada yapılacak Arkeolojik kazı çalışmaları kalenin tarihi geçmişini aydınlatma bakımından yarar sağlayacaktır. Kale- de bir kıl çadırda günübirlik tesis oluşturulmuştur.
Dış Kale (Surlar): Kale’nin dış surları dörtgen şeklinde olup çevresi 4 km. kadardır. Surların M.S. 812 yılında Hıristiyanların Arap akınlarına karşı kenti korumak amacıyla yaptırıldığı bilinmektedir.
Şanlıurfa surlarından Harran Kapısı, Bey Kapısı’na ait Mahmutoğlu Kulesi, yer yer bazı du- var ve burç kalıntıları günümüze kadar ulaşabil- miştir. Ancak, büyük ölçüde yıkıntı halindedir.
ŞANLIURFA ULU CAMİİ:
Şanlıurfa’da bulunan en eski dini yapıdır. Eski bir sinagog iken M.S. 457 yıllarında inşa edilen ve kırmızı renkteki mermer sütunlarının ağırlıklı olması sebebiyle Kızıl Kilise diye adlandırılan yapı 12. yy’da camiye dönüştürülmüştür. Cami avlusundaki sütun parçalan, sütun başlık- ları, avlu duvarları ve bugün minare olarak kulla- nılan Çan Kulesi Kızıl Kilise’den kalmadır.
On dört sivri kemerle avluya açılan ve pa- yeler üzerine oturan çapraz tonozlarla örtülü son cemaat yerinin, Anadolu’da ilk kez Şanlıurfa Ulu Camii’nde ortaya çıkmış olması sanat tarihi açı- sından önem taşımaktadır.
MEVLİD-İ HALİL
(Hz. İbrahim Peygamber’in Doğduğu Mağara, Dergah):
Şanlıurfa Kalesi’nin kuzey kesiminde iki mağara bulunmaktadır. Bunlardan biri Hz. İbrahim’in doğduğu mağaradır. Şanlıurfa’nın en çok turist çeken ve Dergah da denilen bu ma- ğaranın yakınında mescit, hücre ve havuzlarla birlikte küçük bir cami ve önünde havuzlu avlusu yer almaktadır. Burada Hz. Muhammed’in saka- lının bir teli saklanmaktadır.Ayrıca Hz. ibrahim’in doğduğu mağara içerisinde bulunan su, ziyaret- çiler tarafından ve bilhassa yerli halk tarafından şifalı olduğu düşüncesi ile içilmekte hatta, şişelere doldurularak götürülmektedir. Dergah, dini turizm potansiyeli açısından önemlidir.
Mağara, yapılan düzenlemeyle, Mevlid-i Halil Camii avlusu içine alınmıştır.
Halil-ür Rahman Camii ve Rızvaniye Camii
Halil-ür Rahman Gölü’nün iki tarafın- da yer almaktadır. Halil-ür Rahman Camii Bizans Dönemi’ne ait Meryem Ana Kilise- si yerine inşa edilmiştir. Rızvaniye Camii ise I8.yy’a ait bir Osmanlı yapısıdır.
Hz. Eyyüb Mağarası:
Şanlıurfa’nın 2 km. güneyinde Ey- yübiye Mahallesi’nde yer almaktadır. Hz. İbrahim’in soyundan gelen ve bu mağa- rada yaşadığı bilinen Hz. Eyyüb sabrı ile tanınmış bir peygamberdir. Şanlıurfa’ya Şam dolaylarından gelmiş ve bu mağa- rada 7 yıl hasta yatmıştır. Mağaraya dört basamakla inilmektedir. Mağaranın ö- nünde bulunan kuyu suyunun iyileştirici etkisi bilinmektedir. M.S. 460 yılında Pis- kopos Nona tarafından buraya cüzzamlı hastalan iyileştirmek amacıyla bir hasta- ne inşa ettirilmiştir. Viranşehir’e 12 km. uzaklıktaki Ey- yüb Nebi Köyü’nde ise Hz. Eyyüb’ün yanısıra eşi ve Hz. Elyasa’nın da mezarları bulunmaktadır.
Gerek yaşadığı mağara, gerekse türbesinin bulunduğu köy yerli ve yaban- cı turistler tarafından ziyaret edilmektedir. Bölge içinde yer alan mağara ve türbe i- nanç turizmi açısından büyük önem taşı- maktadır. Her iki mekanda da çevre düzenleme projeleri yaptırılmış ve uygulamalar başlamıştır. Eyyüb Nebi Köyü’nde- ki düzenleme ŞURKAV, Turizm Bakanlı- ğı ve Eyyüb Nebi Belediyesi katkılarıyla gerçekleştirilmektedir. Hz. Eyyüb mekanındaki düzenlemeye ise ŞURKAV tarafından başlanmıştır. Diğer eserlerden bazıları Karakoyun Deresi Su Bendi, Hızmalı Köprü, Nemrut Tahtı (Der Yakub Kilisesi), Çamlık Parkı.
HARRAN
Turkuaz mavisi örtülerin altına sığınmış çekingen bakışların arasından Harran ovasını geçiyoruz. Su ile toprağın aşkının ne anlama geldiğini, uçsuz bucaksız Harran Ovasına bakınca insan daha çok anlıyor. Suyun değdiği her yer yeşiller giymiş bir geline dönüşüyor. Harran’ın susuz hali ile suya kavuşma- sını görenler, su ile toprağın arsasındaki aşkı daha iyi anlıyor.
Su eskiden Harran’a, hayat vermiş, aşk vermiş, kültür vermiş, medeniyet vermiş. Ne zaman ki ırmaklar yatağını terk etmiş, medeniyetin boynu bükük kalmış. Suyun küstüğü bu topraklar, ve- rimsizleşmiş sonrada medeniyetin izleri silinmiş bir bir. Tarih kendi kaderine terk edilmiş bir bakıma.
Şimdilerde su yeniden toprakla buluşunca, Harran’a bereket gelmiş. Arkasından da eski medeniyetin güzellikleri yeniden insanların ilgisini çekmeye başlamış.
Şanlıurfa’dan Harran 45 km mesafede. Şanlıurfa’nın büyüsünden henüz kurtulmamışken Harran’ın büyüsü sarıyor yüreğimizi. Suyun topraktan uzakta olduğu zamanlarda Çukurova’ya pamuk toplamaya giden köylüler şimdi kendi tarlalarında kendi pamuklarını topluyor.
Harran Şanlıurfa’nın küçük bir ilçe- si. Ancak bu küçük ilçe geçmiş tarihinde büyük medeniyetlere ev sahipliği yapmış. Fatımiler, Zengiler, Eyyubiler, Eme- viler, Abbasiler, Selçuklular gibi büyük medeniyetlerin izleri hala burada var. Anadolu’yu işgal eden moğullar şehri ellerinde tutamayacaklarını anlayınca talan etmişler. Yüzyıllarca ihtişam ile ya- şayan şehir bu talandan sonra bir daha eski günlerine dönememiş.
ADIYLA ÖRTÜŞEN KENT
Harran’ı uzaktan fark etmekte çok kolay. Harran ovasının düzlüğünde yükselen bir höyüğün dibinde ku- rulmuş. Eskiden höyüğün üzerinde kurulu bir şehirmiş.
Şanlıurfa için dinlerin kesiştiği şehir denilse de, Har- ran hem Hıristiyanlar hem Yahudiler hem de Müslüman- lar açısından önemli bir şehir. Hz. İbrahim Haranda yaşamış, Hz Yakup atıldığı kuyunun Harran’da olduğuna inanılıyor, Hz. Ademin dünyaya Harran’da geldiği iddiası var. Bazıları da Hz İbrahim’in Filistin’e gitmeden önce burada yaşadığı, kardeşi Aran (haran) dolayı bu şehre Harran denildiğini iddia ediliyor.
Bunlardan en ilginci belki de Harran’a en uygun olanı, adının Arapça’da, sıcak, ateş anlamına gelen Türkçe’de de kullanılan “Har” kelimesinden geldiği.
Eski Harran şehri höyüğün etrafında şekillenirken, höyüğün karşısında Kale ile korunmuş. Şehrin etrafı sur- lar ile çevriliymiş. Hala sur kalıntılarını yer yer görmemiz mümkün. Bazı kaynaklar surlarla çevrili şehrin altı ka- pısı, 187 adet burcu olduğunu saptamış. Kale zamana direnmeye devam ediyor. Ancak savaşlarda dev ordulara direnen surlar ve burçlar zamana, ilgisizliğe fazla dayanamayarak yıkılmışlar.
Harran’da höyüğün hemen eteklerine tutunmuş medrese ve Cami’den oluşan bir külliye kalıntısı dik- katimizi çekiyor. Bu yapı Emeviler döneminde yapıldığı tahmin ediliyor.
Bazı kaynaklar, caminin Sabilerin büyük Ay Mabedi (Sin Tapınağı) olduğunu, Hz. Ömer a camiye çevirdiğini, Sabilere kendi mabetlerini yapmaları için başka bir yer verdiğini söylemektedir. Bugün kalıntıları ayakta olan camii 744-750 yılları arasında Emeviler tarafından yaptı- rılmış, ulu camii olarak anılıyor.
Camii aynı zamanda Anadolu’da yapılan ilk üniver- site olma özelliğine sahip. Bu yapının sadece rasathane gözetleme kulesi olduğu sanılan yüksek kaidesi ayakta kalmış.
HARRAN EVLERİ
Harran’ın dikkatimizi çeken güzelliklerinden birisi de Haran evleri. Başka yerde göremeyeceğimiz bu evler Anadolu insanının iklim ve coğrafya şartlarına göre yaptıkları görülmeye değer yerlerden birileri.
Konik kubbeli evlerin 300 yıla dayanan geç- mişleri var. Evler tarihi kalıntılardan çıkan tuğlalardan yapılmış. Dışardan bir çadırlar topluluğu görünümünü andıran evler tuğla ile örülmüş, çamurla sıvanmış. Evler yazın serin kışın sıcak olması sebebi ile iklim koşullarına en uygun ev- ler haline gelmiş. Üç yılda bir dış ve iç cepheleri çamurla sıvanıyor.
PERİBACALARI GİBİ
Evleri görünümleri ve duruşları ile çamurdan peri bacalarına benzetirsek abartı yapmış olmayız. Evlerin bu güzel görünümü ilgimizi çekerken tarihi binalardan sökülen tuğlalardan yapılmış olmaları ise bizleri düşünmeye sevk etmektedir.
1992 yılında 900 olan ve kümbet ev sayısı, yıllar içinde koruma eksikliği ve betonlaşma nedeniyle yapılan yıkımlarla 200’e düşmüş.. Bu dünyada eşine rastlanılamayacak kümbet evler Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından bi- rinci derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış.
Eskiden içerisinden geçen iki ırmağın hayat verdiği Harran, suların çekilmesi ile beraber yeşili kurumuş, medeniyeti solmuş bir hazan bahçesi- ne dönmüş. Suyun çekilmesi Hz İbrahim’i yak- mak için tutuşturulmuş bir ateş gibi Harran’ı çöle çevirmiş. GAP’ın bölgeye yeniden su getirmesi ile beraber, Harran yeniden yeşillerini giymiş, yeniden tarih ve kültür meraklılarının dikkatini çekmeyi başarmış.
Suya kavuşan; Harran doğal güzelliği ve ta- rihe gösterilen ilgi ile şimdilerde Hz İbrahim’in gül bahçelerine dönüşmüş.”Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol (enbiya-69)” denildiği gün gibi Harran, Haranlılara GAP’tan gelen su ile beraber serin ve esenlik günler yaşıyor.
ŞANLI URFA DESTANI
Urfa’ya Şanlı Urfa adı kahramanlık destanın dan dolayı alıyor. den 30-31 Ekim 1919 tarihinde Fransızlar tarafından işgal edilir. İşgal kuvveti 100 kadar Fransız, ve daha çok sayıda Müslüman sömürge askerinden oluş- muştur.
İşgalden sonra şehirde Müdafaayı Hukuk Cemiyeti örgütlenir ve ayaklanma hazırlığına girişir. 29 Aralık’ta Urfa’ya atanan Jandarma Ko- mutanı Yüzbaşı Ali Saip Bey Siverek’e giderek buradaki aşiretlerin desteğini sağlar. Aşiret kuv- vetlerinden oluşan bir birliğin başında 7 Şubat 1920’de Urfa yakınlarındaki Karaköprü köyüne gelir. Fransızlara şehri 24 saat içinde boşaltma- ları için gönderilen ültimatom kabul edilmeyince Müdafaayı Hukuk Cemiyeti milisleri ile birlikte şehri işgal eder ve Fransızları yerleştikleri bina- larda kuşatır. Suruç ve Akçakale’nin aşiretlerinin de katılmasıyla düşman kuvvetlerinin çok üzerin- de bir kuvvet oluşmasına rağmen, savaşanların düzenli birlik disiplininden uzak olmaları nedeniy- le kuşatma uzar ve çok kayıp verilir.
Kuşatmanın uzaması her iki tarafı da yıpratır ve karamsarlığa düşmelerine yol açar. Urfalılar sık sık resmi kuruluşlardan düzenli askeri birlik gönderilmesini ister, ancak düzenli birlik gönder- menin Fransa’ya savaş ilanı anlamına geleceği- ni düşünen [Ankara] hükümet[i] buna yanaşmaz. Erzaklarını tüketen ve artık katırlarını kesip ye- meye başlamış olan Fransızlar bekledikleri yar- dım da gelmeyince Urfa’dan şerefle ayrılmanın yollarını aramaya başlarlar. Arabuluculuk için şe- hirdeki Ermenilerden yardım isterlerse de Erme- niler bu konuda aracı olmayı reddederler. Bunun üzerine Fransızlar Amerikan yetimevi yöneticisi Miss Holmes’le bağlantı kurarlar. Müdafaayı Hu- kuk Cemiyeti ile yapılan görüşmelerden sonra birtakım şartlara bağlı olarak şehri terketmeyi ka- bul ederler. Buna göre şehirdeki Ermenilerin can güvenliği sağlanacak, Urfa’da ölen Fransızların mezarlarına saygı gösterilecek, ağırlıkların taşın- ması için yük arabaları ve deve verilecek, esirler iade edilecek ve Urfa eşrafından 10 kişi gidecek- leri yere kadar Fransızlara eşlik edecektir.
11 Nisan günü Fransızlar eşraftan on kişi yerine bir teğmen komutasındaki on jandarma eri eşliğinde Suruç yolundan Carablus’a doğru hareket eder. Ancak Fransızların şehri terketme- si Müdafaayı Hukuk Cemiyeti içinde tartışmala- ra yol açar. Ali Saip Bey önderliğinde bir kesim, Fransızların şartlarının kabulünü içlerine sindi- rememiştir. Fransızların geçeceği yol üzerinde Şebeke Boğazında pusu kuran milis ve aşiret kuvvetleri geceleyin Fransızlara saldırır. Üç saat süren çatışma sonunda Fransızlar 296 ölü ve 67 yaralı verir. 140 kadar Fransız da esir edilerek Urfa’ya getirilir. Urfa’nın kaderini belirleyen bu çatışma nedeniyle yıllar sonra TBMM kararıyla Urfa’ya “Şanlı” unvanı verilmiştir.
Şanlıurfa, çok tanrılı inançların yanı sıra birçok peygamberi bağrından çıkarmış, birçok pey- gamberin uğrak yeri olmuş ve bu yüce insanlara ev sahipliği yapmış bir şehirdir. Hz. İbrahim’in doğduğu ve ateşe atıldığı, Hz. Lût, Hz. İshâk, Hz. Ya’kûb, Hz. Yûsuf, Hz. Eyyûb, Hz. Elyesâ’, Hz. Şu’ayb, Hz. Mûsâ’nın bu bölgede yaşaması, Hz. İsâ (a.s.)’nın bu şehri kutsaması ve peygam- berlerin makamları, bu târihî şehrin “Peygam- berler Şehri” veya “Peygamberler Diyarı” adıyla anılmasını sağlamıştır.
Tarihsel birikimi ile birçok medeniyete beşik- lik eden bu şehir din, dil, ırk, kültür ve medeni- yetlerin buluştuğu, kaynaştığı, bir hoş görü şehri; dantel dantel işlenen Urfa taşı ile yapılmış han, hamam, konak ve evleriyle, geleneksel el sanatları, mutfak zenginliği ve damak lezzeti, dünyaya nam salmış musiki ustaları, yaşanan ve yaşa- tılan otantik ve mistik yapısıyla kültür ve folklor Şehri, Atatürk Barajı, Uluslararası Hava Limanı ve verimli toprağı ile Tarım ve Sanayi Şehridir…
Peygamberler şehri bu peygamberlere ait makam ve türbeler ile İnanç ve Kültür Turizmi; Karacadağ Kayak Merkezi ile Kış Turizmi, Ka- raali Kaplıcaları ile Termal Turizmi, Karacadağ ve Tek Tek Dağları’ndaki bitki örtüsü, hayvanları ile Yayla ve Av Turizmi, Atatürk Barajı ve Halfeti İlçesi ile Su Sporları Turizmi, Ceylan, At, Kelay- nak, Keklik ve güvercinleri ile Ornitoloji Turizmi ile önemli bir şehirdir.
*1988 tarihli Urfa İl Yıllığından kısaltılarak alınmıştır.