BABAMDAN GAZETECİLİK VE BELGESELCİLİK VASİYET VE NASİHATİ
VEFATININ 15. YIL DÖNÜMÜNDE RAHMETLİ BABAMI RAHMET MİNNET ÖZLEM SEVGİ SAYGI VE ŞÜKRANLA ANIYORUM RUHU ŞAD VE MAKAMI CENNET OLSUN
3 OCAK 2009 TARİHİNDE GEBZE’DE HAKKA YÜRÜYEN VE GEBZE MEZARLIĞINDA RAHMETİ RAHMANA KAVUŞAN MERHUM BABAM MUSTAFA KAHRAMAN’IN ŞAHSINDA EBEDİYETE GÖÇEN BABALARA ALLAH (CC)’DAN RAHMET DİLİYORUM.
HAKKA YÜRÜYEN TÜM BABALARIN RUHU İÇİN EL FATİHA.
BABAMLA İLGİLİ YAZDIĞIM MAKALELER
http://www.gebzegazetesi.com/
https://www.gebzegazetesi.com/
https://www.gebzegazetesi.com/
https://www.gebzegazetesi.com/
Baba; bilgi, nasihat ve öğüttür.
Baba; öğretmen, okul ve ilimdir.
Baba; güç, kuvvet ve başarıdır.
Baba ocaktır, evdir, yurt, yuvadır.
Baba, güvendir ve dayanaktır.
Baba; şereftir, geçmiş ve gelecektir.
Baba, varlığında bilinmeyen değerdir.
Baba, kaybedilince anlaşılan kıymettir.
Baba, tek kelme ile babadır.
Babaların yeri hiç bir zaman doldurulmaz.
Baba için bir gün yetmez her gün babalar günüdür. Tüm arkadaşlarımın Babalar Günü’nü kutluyor, hayatta olan babalara hayırlı, uzun ömürler diliyor, ebediyete intikal eden başta rahmetli babam Kandazoğlu Mustafa Kahraman olmak üzere tüm babaları rahmetle anıyorum. Ahirete göç eden tüm babaların ruhları için bir Fatiha üç İhlas okuyalım.
El Fatiha…
MERHUM BABAMLA 2003’DE KARAOVACIK YAYLASI YALAKOBA’DA BELGESELCİLİK HATIRAM
BABAMDAN GAZETECİLİK DERSİ VE VASİYETİ
Merhum babam Mustafa Kahramanın Vefatının 15.yıl dönümü dolayısı ile www.gebzegszetesi.com da yayınlanan canlı makalemi babamın Gebze mezarlığındaki kabri başından sunuyorum
https://m.facebook.com/story.
Baba Nasihati ve Gazetecilik Hatıralarım
Gazetecilik nedir? Gazeteci kime denir? Babalar Günü’nü kutlandığımız bu günlerde babalarımız ile ilgili hatıraları yazıp, paylaşmak için kampanya başlatmalıyız.Babalardan alacağımız çok önemli ders ve örnek alacağımız hatıraların olduğuna inanıyorum.Babalara bir gün yetmez, babaları anmak ve anlamak için fırsatlar meydan getirip, her fırsatta babalarımızdan söz ederek, onların nasihat ve vasiyetlerini paylaşmalıyız.Gazetecilik mesleğinin çok tartışıldığı gazeteci, mafya, iş adamı ve siyasetçi ilişkisinin gündemde olduğu günlerde kutladığımız Babalar günü dolayısı babamın bana verdiği gazetecilik dersi, nasihat ve vasiyetini bugün sizlerle paylaşarak babamla yaşadığım gazetecilik hatıralarımı yazmak istiyorum.Yazıma başlarken önce babaların mafya ve diğer kötü isimlerle anılmasına isyan edip mafya babasından ‘baba’ kelimesinin çıkartılmasını istiyorum. Babaların kötü sıfatla anılmasına tepki gösteriyorum. Önce babayı birlikte tarif edip, baba kimdir araştırıp, öğrenip anlamalıyız.Baba Kimdir?Baba; bilgi, nasihat ve öğüttür.Baba öğretmen, okul ve ilimdir.Baba güç, kuvvet ve başarıdır.Baba ocaktır, evdir, yurt yuvadır.Baba güvendir ve dayanaktır.Baba şereftir, geçmiş ve gelecektir.Baba, varlığında bilinmeyen değerdir.Baba, kaybedilince anlaşılan kıymettir.Baba tek kelime ile babadır.Babaların yeri hiçbir zaman doldurulmaz.Baba için bir gün yetmez her gün Babalar Günü’dür. Tüm arkadaşlarımın Babalar Gününü kutluyor, hayatta olan babalara hayırlı uzun ömürler diliyor, ebediyete intikal eden başta rahmetli babam Kandazoğlu Mustafa Kahraman olmak üzere tüm babaları rahmetle anıyorum. Ahirete göç eden tüm babaların ruhları için bir Fatiha üç İhlas okuyalım, El Fatiha…Değerli sanatçı arkadaşım Mustafa Bey’in babalarla ilgili söylediği güzel bir eseri, tüm babalara armağan ediyorum. Babamdan Gazetecilik DersiGazetecilik etik ve ahlakının konuşulduğu bu günlerde gazeteciliği tanımlamamız ve öğrenmemiz gerekiyor. Gerçek gazeteci ve gazetecilik mesleği nedir? Ben kendime göre bir tanım yaptım, sizde kendinize göre yapabilirsiniz.Gazeteci; haberdir, bilgi ve belgedir.Gazeteci, zamana karşı yarışmaktır.Gazeteci, fedakârlık ve çalışmaktır.Gazeteci; güven, doğruluk, dürüstlüktür.Gazeteci; namus, şeref ve onurdur.Gazeteci, haber ve doğru bilgidir.Gazeteci yıkmak değil yapmaktırGazeteci, cesaret ve korkusuzluktur.Bugün Babalar Günü, baba ile ilgili ne söylesek ne yazsak az. Bugün 46 yıldan beri severek yaptığım gazetecilik mesleğinde babamın vasiyet ve nasihatinin ne kadar önemli olduğunu, rahmetli babamın gazetecilikle ilgili bana yol gösteren vasiyet ve nasihatini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gebze Gazetesi’ni Gebze’de ilk yayınladığım yıllar, rahmetli babam yaz aylarını Giresun’un Espiye Soğukpınar beldesinde geçirir, kışın Gebze’ye gelir, her fırsatta nasihat eder öğüt verirdi.Bir gün beni karşısına oturtup eline Gebze Gazetesini alarak,‘’…Bak oğlum gazetecilik çok zor ve sorumluluk isteyen bir meslek. Bir yazın, bir haberin, bir fotoğrafın ev yıkar, cinayet işletir, iş adamını iflas ettirir, karı kocayı düşman eder. Oğlum çok dikkat et hep yapıcı ol, yıkıcı olma. Eleştirilerini yol göstererek yap, doğru ve dürüstlükten ayrılma sana düşmanlık yapanlara bile haksızlık yapma herkesin düşmanı olmaz iş yapan başarılı insanların düşmanı olur. Yazdığın haberlerle devletin ve milletin yanın da ol.Bak oğlum ben devletsizliğin ne olduğunu çok iyi biliyorum. Ben Birinci Dünya Savaşı’nda 1915 yılında dünyaya geldim. Osmanlı Devleti’nin yıkıldığını, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kurulduğunu gördüm. Çocukluk yıllarında devlet olmadığı için çok sevdiğimiz yaylalara bile çıkamadık, devletin olmadığı yerde eşkıya olur.Oğlum doğruluk ve dürüstlükten ayrılma, doğruların yanında, kötülerin karşısında ol. Seni çok zor şartlarda okuttum. Devlete, millete, ailene faydalı ol, ablaların abilerin ve kardeşlerine kol kanat ol. Ata dede memleketini köyünü unutma her yıl köyüne gel. Allah seni yapıcı etsin, yıkıcı etmesin. Yapıcı ol yıkıcı olma…’’Babamın yıllar önce söylediği vasiyet ve nasihat 30 yıldır kulaklarımda çınlıyor.Rahmetli babamın gazetecilikle ilgili vasiyet ve nasihati benim ilkem oldu. Sürekli yapıcı olmaya çalıştım, yıkıcı olmaktan kaçındım. En sert eleştirilerde bile öneriler yaptım.
ŞEHİT YETİMİ GÖZÜN DEN ENGELLİ BABAM
Görme engelli ana karnın da yetim kalan babamla yaşadığım hatıralarımı ve babadan aldığım gazetecilik dersini sizlerle paylaşmaya devam etmek istiyorum.
Dedem İbrahim 1914 yılında birinci dünya harbine giderken babam ana karnın da 4 aylıktır. Rahmetli dedem dünyaya gelecek çocuk erkek olduğunu müjdeleyeceklere bir Mecidiye altın vereceğini söyleyerek cepheye koşar gidiş o gidiştir
Giresun Tirebolu askerlik şubesindeki kayıtlarda sadece şu bilgi yazılıdır
“..Giresun ili Tirebolu ilçesi Espiye nahiyesi Dikmen köyünden Hasan oğlu İbrahim askere celp edilir cepheye sevk edilir ..”
Şehit yetimi babam babasız büyür rahmetli büyük anan Kezban nem baba ve hem ana olur babama. Rahmetli büyük dedem ilim hükmet sahibi Hasan ağa şehit yetimi torununu büyütür
Baba bilgi, nasihat ve öğüttür.Baba; öğretmen, okul ve ilimdir.Baba; güç, kuvvet ve başarıdır.Baba ocaktır, evdir, yurt, yuvadır.Baba, güvendir ve dayanaktır.Baba; şereftir, geçmiş ve gelecektir.Baba, varlığında bilinmeyen değerdir.Baba, kaybedilince anlaşılan kıymettir.Baba, tek kelime ile babadır.
Gazeteci; haberdir, bilgi ve belgedir.Gazeteci, zamana karşı yarışmaktır.Gazeteci, fedakârlık ve çalışmaktır.Gazeteci; güven, doğruluk, dürüstlüktür.Gazeteci; namus, şeref ve onurdur.Gazeteci, haber ve doğru bilgidir.Gazeteci yıkmak değil yapmaktır.Gazeteci, cesaret ve korkusuzluktur.Baba ile ilgili ne söylesek ne yazsak az. Bugün 48 yıldan beri severek yaptığım gazetecilik mesleğinde babamın vasiyet ve nasihatinin ne kadar önemli olduğunu, rahmetli babamın gazetecilikle ilgili bana yol gösteren vasiyet ve nasihatini sizlerle paylaşmak apıcı olmaya çalıştım, yıkıcı olmaktan kaçındım. En sert eleştirilerde bile önerilerde bulundum.Ana karnında yetim kalan babası Birinci Dünya Savaşı’nda şehit olduktan üç ay sonra dünyaya gelen ve çiçek hastalığı salgını sonucu bir yaşında tek gözünü kaybeden görme engelli rahmetli babam, beş erkek ve üç kız olmak üzere toplam sekiz çocuk büyüttü.Rahmetli babamdan çok şey öğrendim ve 3 Ocak 2009’da 100 yaşında vefat etti. Babamın hatıralarını sizlerle paylaşmak istiyorum.Giresun’un Espiye ilçesindeki orman köyü olan Dikmen köyünde 1960 yılında doğdum. Köyümüz orman köyü olmasına rağmen, Anayasa tarafından desteklenmediği için işsizlik sorunu vardı.Babam Mustafa, Giresun ormanlarında iş bulamayınca Düzce ormanlarında hızar dere bölgesinde orman işçisi olarak çalıştı. Babamı ilk kez dört yaşındayken tanıdım. Düzce’den köye döndüğünde getirdiği bisküvinin tadı hala damağımdadır. Babamın babacan tavrını, şefkatli kucaklamasını dört yaşında yaşadım ve babamı o zaman tanıdım.Bayram deyince çocukluk yıllarımız gözlerimizin önüne gelir. İlk bayramlarımızı silik bir resim gibi hatırlarız, mutlu çocukluk günlerimizi. Heyecandan uyuyamadığımız bayram geceleri, büyüklerimizle birlikte erkenden bayram namazına gittiğimiz sabahlar… Artık hepsi geride kaldı, çok uzaklarda. O çocukluk yıllarındaki bayram hazırlıkları… Bir ay öncesinden kendimizi bayrama hazırladığımız günler. Arife gecesi mısır unundan yapılan helvalar, babamla birlikte kıldığım ilk bayram namazı köyümüzün tarihi ahşap camisinde. Namazdan sonra babamın elinden tutarak atalarımızın kabirleri başında okuduğumuz Fatihalar… Babamla geçirdiğimiz güzel çocukluk günleri ve hatıraları üzerinden uzun yıllar geçse de, sanki dün gibi her şeyi hatırlıyorum. Babamla yaşadığım çocukluk hatıralarımı tarihe not düşüp zamana noterlik yapma adına sizlerle paylaşırken, sizlerin de hatıralarınızı yazmanızı istiyorum.