20 YIL ÖNCE-20 YIL SONRA YUNANİSTAN’DA BELGESEL ÇEKİMLERİNDEN NOTLAR (II)

BATI TRAKYA’NIN İSKEÇE BÖLGESİNDEYİZ

Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde araştırmamız ve belgesel çekimlerimiz sürüyor. Gümülcine’den yola çıktık. Verimli tarla, bağ ve bahçeler arasından yolumuz Selanik istikametine doğru devam ediyor. Rodop dağları eteğindeki Türk köyleri elif misali minareler ve kırmızı kiremitli evleri ile bize çok şey söylüyor. 50km’lik mesafedeki İskeçe yolu üzerinde büyük ve küçükbaş hayvanlarını otlatan çobanlar bizlere el sallıyor.

İskeçe’de ilk durağımız İskeçe seçilmiş müftüsü Ahmet Mete’nin makamı oluyor. İskeçe’yi biz Yunanlılara meydan okuyan meşhur seçilmiş müftü Mehmet Emin Ağa ile tanıyoruz. Ağa’nın vefatından sonra Ahmet Mete müftü olarak seçilmiş. Yunanlıların atadığı müftü ise halk nezdinde itibar görmüyor. Müftü Mete’nin bölge üzerinde oynanan oyunlarla ilgili açıklamaları Türk azınlığın asimile edilmesi için Yunan devletinin planlarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Türk azınlığın kendi arasında bölük pörçük olması da işin acı tarafı. Ahmet Mete birlik ve beraberlik vurgusu yapıyor.

Gerçekten Batı Trakya üzerinde büyük oyunlar planlanıyor. Türk azınlık okulu kapanma tehlikesi ile karşı karşıya. Türkiye’den gelen bazı sivil toplum örgütleri Batı Trakya Türklerini bölüp parçalamış. Bu tür şikâyetleri İskeçe Türk Birliği’ni ziyaretimizde de duyduk. 1927 yılında kurulan İskeçe Türk Birliği’nden Yunanlıların baskısı ile Türk kelimesi çıkartılmış. Avrupa İnsan Hakları mahkemesinden karar alınmasına rağmen Yunan devleti bu kararı tanımıyor. İskeçe Türk Birliği 1984 yılından beri hukuk mücadelesi veriyor.

İSKEÇE’DE YIKILAN CAMİİ VE TARİHİ ESERLER

İskeçe şehir meydanındaki saat kulesinin bulunduğu alanda büyük bir Camii ve hamamın olduğunu öğreniyoruz. Meydanın büyük bir kısmı Türk mezarlığıymış. Hem mezarlık hem de camii yıkılarak meydan yapılmış. Sadece Hacı Emin saat kulesi meydanı süslüyor. Meydandaki 400 yıllık Osmanlı çınarı geçmiş dönemin canlı şahidi. 40 bin Müslüman’ın yaşadığı İskeçe’de Türklerle sohbet edip, dert ve sıkıntılarını dinliyoruz. Kimse kameraya konuşmak istemiyor. Yunan devletinin baskısı söz konusu. İskeçe Türk liderlerinden 29 yaşında vefat eden Mehmet Hilmi Efendi’nin mezarını ziyaret edip Fatiha okuduktan sonra Dedeağaç’a gitmek üzere İskeçe’den ayrılırken İskeçe ile ilgili Vikipedi Özgür Ansiklopedisi’ndeki İskeçe bilgilerini sizlerle paylaşıyoruz.

İSKEÇE HAKKINDA ANSİKLOPEDİK BİLGİ

İskeçe, Yunanistan’ın kuzeyinde, Batı Trakya’da, aynı adı taşıyan ilin (nomos) merkezi olan kenttir. İskeçe isminin “Eskice” sözünden geldiği tahmin edilmektedir.

İskeçe, doğusundaki Gümülcine ve daha doğusundaki Dedeağaç illeri ile birlikte Yunanistan’da Türklerin en yoğun olarak bulundukları bölgelerden biridir. Drama Köprüsü isimli türküye adını veren Drama Şehri de bu bölgeye komşudur.

İskeçe’nin Tarihi Geçmişi: İskeçe bölgesi ile ilgili ilk tarihi kayıtlar MÖ 879 yılına dayanır. Küçük bir yerleşim birimi olarak başlayıp, Trakya tarihinin, (iç) savaşlar, yıkımlar gibi, tüm evrelerinde yer aldı. Her ne kadar Osmanlı İmparatorluğu 1363 yılında Edirne’nin fethi ile Balkanlar’a yerleşmiş olsa da, İskeçe’nin yanı sıra bugünkü Kavala, Drama ve Serez bölgelerinin Osmanlı hâkimiyeti altına girmesi ancak 26 Eylül 1371 tarihindeki Çirmen zaferi ile gerçekleşmiştir.

Osmanlı döneminde Yerel Türk nüfusunu güçlendirmek amacıyla Anadolu ve özellikle Konya bölgesinden İskeçe ve civar illere halk yerleştirilmiştir. Osmanlı’nın genişleme döneminde, İskeçe, orduların çıkış noktalarından biri iken, Osmanlı’nın Balkanlar’daki hâkimiyeti azalma sürecine girdikten sonra, İmparatorluğun Balkanlar’da tutunmasında belirleyici rol oynamıştır.

1715 yılına gelindiğinde İskeçe tütünü ile tanınmış ve bu ürünü sayesinde bölgenin refah düzeyi artmıştır. Mart ve Nisan 1829’da gerçekleşen iki şiddetli deprem ile şehir büyük bir yıkıma uğramış, ancak bu olay yeniden yapılanmasında büyük öneme sahip olmuştur.

1877-1878Osmanlı-Rus Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki sınırlarının bu bölgeye gerilemesi ile birlikte, bölgeye olan Rus ve Bulgar saldırıları artmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun yardımından yoksun olarak, İskeçe halkının da katıldığı Batı Trakya Türklerinin silahlı mücadelesi ile Osmanlı için son derece olumsuz şartlar içeren Ayastefanos Antlaşmasının daha sonra Berlin Antlaşmasına dönüşmesinde katkıları olmuştur.

İskeçe Balkan Savaşları esnasında, sırası ile Bulgaristan, Yunanistan ve yine Bulgaristan tarafından işgal edildi. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun Edirne’yi yeniden ele geçirdiği dönemde yöre halkının mücadelesi ve Osmanlı tarafından yapılan yardımlar sayesinde İskeçe ve Gümülcine’deki Bulgar hâkimiyeti kaldırıldı. Ancak, ardından kurulan ve İskeçe’yi de kapsayan Garbi Trakya Hükümeti’nin, 1 Eylül 1913 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesi, Osmanlı, Rusya İmparatorluğu ve Bulgaristan tarafından hoş karşılanmayınca, bölgede etkinlik gösteren Osmanlı subayları geri çağırıldı ve İstanbul Antlaşması ile İskeçe dâhil, Batı Trakya bölgesi Bulgaristan’a bırakıldı.

İSKEÇE’DE YUNANİSTAN DÖNEMİ

I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ile İskeçe, Bulgaristan ve Yunanistan arasındaki cephenin ortasında kaldı. Osmanlı’nın savaşa katılması ve Bulgaristan’ın hâkimiyetinin azalması ile birlikte bölgeyi Yunanistan’a bağlamayı amaçlayan, Yunanistan ve Fransa denetimli kuruluşlar etkinlik göstermeye başladılar. Yunanistan’ın diplomatik girişimler ile bağımsızlık çabalarını bastırdığı bölgede, İskeçe’nin de dâhil olduğu Batı Trakya’nın akıbetinin halkoyu ile belirlenmesine karar verildi. Mayıs 1920’de gerçekleşen halkoyu ile Türk nüfusu ezici çoğunluğu elinde bulundurmasına rağmen, sonuç bölgenin Yunanistan’a bağlanması yönünde oldu. Millî Mücadele döneminin sona ermesi ve Lozan Anlaşması’nın imzalanması ile İskeçe Türk halkı nüfus mübadelesinden muaf tutuldu. İskeçe bir kez daha II. Dünya Savaşı’nda Bulgaristan tarafından işgal edildi. Bunu takip eden Yunan İç Savaşı boyunca da İskeçe halkı yerel mücadelelerde yer almaya devam etti.

Günümüzde ise İskeçe’de Batı Trakya Türklerinin azınlık sorunları ve insan haklarının Yunanistan tarafından ihlallerine karşı siyasi mücadele sürmektedir.

GÜNÜMÜZDE İSKEÇE

Günümüzde İskeçe modern bir kent kimliğine sahip, zengin tarihi, doğası ve gelenekleriyle her yıl büyük miktarda yerli ve yabancı ziyaretçi kabul etmektedir. Her yıl Şubat sonu veya Mart başına doğru düzenlenen Karnaval ve Eylül başındaki eski kasaba festivali görülmeye değer etkinlikler arasındalar. Ayrıca her cumartesi düzenlenen kent pazarı da ziyaret edilebilir.

Category:

Related Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir